26 Ekim 2007

Bu Sabah...





Bu sabah da böyle...

25 Ekim 2007

En Güzel...



Arabadaki radyoda ilk iki kanala Açık Radyo ve Radyo Eksen'i ayarladım zira bu şehirde olmanın en güzel yanlarından birisi de bu enteresan radyolar diye düşünüyorum... Diğer kanallar için henüz karar veremedim..?

24 Ekim 2007

iPhone - Anllattıkları Kadar Varmış...

Amerikan illerinde iPhone hadisesi ile tanışmış olanlar anlattıkça ağzımın suyu akıyordu. Bugün iPhone hadisesi ile ben de tanıştım ve diyorum ki anlattıkları kadar varmış..! İnanılmaz etkileyici..!

23 Ekim 2007

Işıl





Dün gökyüzü kapkaraydı, bu sabah ise ışıl ışıl...

Kafanı sağa çeviriyorsun -neredeyse- Karadeniz, sola çeviriyorsun Marmara...

22 Ekim 2007

Görünmez Kentler



Ve bu noktadan itibaren kent değişir, bir başkası olur. Italo Calvino'nun Görünmez Kentler'i tekrar okunacaklar listesine girer...

16 Ekim 2007

Cezama Razıyım

Fatoş tarafından mimlendiğimi öğrenince kafamı bilgisayarın monitöründen kaldırdım, -her zamanki gibi- dağınık masama baktım. Gözümün önünde olsunlar da İstanbul'a giderken yanıma almayı unutmayayım diye kocaman monitorün ayağı ile klavye arasına sıkış(tırıl)mış iki kitaptan hangisi daha yakın önce karar veremedim ama Yazarların İstanbul'u Kahve Kahvehaneler'in üstünde olduğuna göre mim konusu olmak onun hakkıdır diyerek kitabı elime aldım... Ve fakat bir sorun vardı ki kitap sadece 174 sayfaydı..! Dönüp tekrar Fatoş'un mim yazısına baktım emin olmak için ve evet kesinlikle 187.sayfası olan bir kitap bu mime konu olabilir diyerek sıradaki adayın sayfalarını çevirmeye başladım ama onun da pek şansı yoktu; Kahve ve Kahvehaneler de sadece 142 sayfaydı :(

E tabi imkansızlıklar dedektifiyiz ya :) bu zorluklardan sıyrılıp hedefe ulaşmak çocuk oyuncağı olmalı diyerek bilgisayarın başından kalkıp masanın biraz ilerisindeki küçük kitaplığın üzerine birkaç gün önce koyduğum kitap tomarına yaklaştım. En üstte Çerkes Karadağ'ın Görme Kültürü var ki onu da elime tedirginlikle alıyorum zira 187.sayfaya ulaşabilecek miyim emin değilim... Ve sonuç olumsuz..! İlk iki kitaptan daha kalın görünmesine rağmen sadece 156 sayfa olduğu için bu aday da eleniyor ve sıra kitaplığın üzerindeyken hemen altında yer alan iki kitaba geliyor. Üstte Gelecek 50 Yıl altta Thomas More'un Utopia'sı var. Her iki kitap da askerliğimin büyük bir kısmında bana eşlik edip bir türlü sıra gelip de okunamasalar da asker arkadaşlarım sayılırlar ve birini diğerine tercih edersem üzülebilirler diye düşündüm ve her ikisini de kırmamak adına bu mim'in kuralını biraz da çiğneyerek her iki kitabın da 187.sayfalarının ilk cümlelerini yazıyorum, cezama razıyım...

"Dünyamızda hayat karşılıklı ilişki içindedir -yani, ortak bir atadan gelir."

John Brockman'ın editörlüğünü yaptığı ve "21.Yüzyılın İlk Yarısında Hayat ve Bilim" alt başlığı ile yayınlanan Gelecek 50 Yıl adlı kitaptaki Paul Davies'in İkinci Bir Yaratılış Var mıydı? başlıklı denemesindeki bu cümleye denk geliyor "187.sayfanın ilk cümlesi" şeklinde tarif edilen adres.

"Ne var ki, Utopia'da manastır bulunmadığı için, adanın dini bütün kişileri, dünyayla ilişkilerini kesip yalnızca dua ederek, aylak bir yaşam sürmezler."

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi içerisinde yayınlanan kitabın sonunda yer alan Thomas More'un Utopia'sı üzerine Mîna Urgan'ın yazdığı "Thomas More'un Yaşamı ve Utopia'nın İncelenmesi" başlıklı bölümden.

Vazifemi Yerine Getirmenin Huzuru...

Ahkam Kuşu beni iki hafta önce mimleseydi ıvır zıvır dolu bir masaüstüyle karşılaşacaktı ama şu anda herşeye sıfırdan başlanmış bir görüntü var...

15 Ekim 2007

The Shock Doctrine

Naomi Klein'in The Shock Doctrine adlı kitabı üzerine bu aralar sağda solda pek çok şey okudum ve şimdi sıra kitabı okumaya geldi. Dün de Akşam Gazetesinden Mehveş Evin'in yazısında Klein'in kitap üzerine Meksikalı yönetmen Alfonso Cuaron'la çektiği kısa filmi You Tube'dan izleyebileceğimi öğrenince filmi izledim ve kitaba olan merakım daha da arttı.

Dexter



Acılarını görüyorum.
Belli bir düzeyde acılarını anlayabiliyorum da.
Ama acılarını hissedemiyorum, hepsi bu.*


Dexter hakkında bir yazı yazayım diye oturdum ama herşey aşağıdaki linklerde söylenmiş zaten... Jeneriğinden başlayarak Michael C.Hall'un oyunculuğu, olayları izleyicinin ana karakterin gözlerinden izleten anlatımı, kan dolu sahnelerle -genellikle- tezat oluşturan harika müzikleriyle Dexter kendine özgü adalet anlayışı ile bir cani ile suçluları "ortadan kaldıran" tuhaf bir "kahraman" arasında bir o duvara bir bu duvara çarpıyor izleyenleri.

Linkler:
Dexter Morgan (Karakter)
Dexter (Dizi)

* 1.sezon, 2.bölümden.

5 Ekim 2007

... diyorum.

Şöyle bi model yapayım diyorum;

4 Ekim 2007

Osmanlı Pokesi

Tartışmaya açmıyorum bile, şu ana kadar Facebook'ta gördüğüm en etkili uygulama Osmanlı Pokesi'dir. Şu ana kadar yok su savaşı yap, yok kokteyl gönder, yok akvaryumuma balık koy filan gibi gavur icadı aplikasyonlardan alamadığımız tadı Osmanlı Pokesi ayaklarımıza getiriyor. Bu uygulamayı yükleyen biz Türkler birbirimize çay, hurma, tokat (Kadir İnanır'dan), sevgi, rakı, Rus hanım arkadaş, Adana kebap, kokoreç, midye, sarma, tatlı ve nargile gönderebiliyoruz :)

Bizi Osmanlı Pokesi'nden haberdar eden Chicago Ekipler Amiri Eden Paşa'ya teşekkürü borç bilirim.