30 Ekim 2004

Hypercomics | Çizgi romanlarla etkileşme vakti geldi...

Çizgi romanlara çok meraklı olmamam rağmen "Hypercomics" kavramı ile ilgili şimdiye kadar hiç birşey duymamıştım ama bir çizgi roman hakkında bilgi ararken rastladığım hypercomics örnekleri beni şaşkına çevirdi.

Hypercomic(s), en kısa şekilde çizgi roman ve hyperfiction'ın karışımı olarak tarif edilebilir. Cümledeki herşey bir ucundan bu yazıyı okuyan herkese tanıdık gelecektir ama sanırım en önemli vurgunun "hyper" lafında olduğunu hatırlatmakta fayda var. Hypercomic eserlerdeki kurgu belirli bir sırayla gelişmiyor, tıpkı web sitelerindeki sayfalar gibi yazarın/çizerin olaylar/karakterler üzerinden verdiği linklerle aslında okuyucunun çizgiromanın kurgusuyla etkileşmesini ve olayın/kurgunun gidişatını yönlendirmesine olanak tanıyor.



Bilgisayar oyunlarını, internette artık kanıksadığımız hypertext dökümanları düşününce hypercomics kavramı kulağa çok enteresan gelmese de biraz araştırınca aslında örneklerinin yeni yeni ortaya çıktığını öğrendim.

Fotoğraf'la sinemanın arasındaki ilişkinin bir benzerinin çizgi-romanla adventure bilgisayar oyunları arasında olduğunu düşünüyorum. Hypercomics kavramı da bu iki tarzın daha da yakınlaştığını düşündürttü.

İlk okuduğum hypercomic "Sixgun"... İlk yüklendiğinde diğer flash animasyonlarına benzer görünse de navigasyon ve non-linear kurgu oldukça ilginç...

13 Ekim 2004

Nick Cave, Pedro Almodovar, Bob Dylan ve Marduk'u Beklerken



Nick Cave, Pedro Almodovar, Bob Dylan ve diğerleri ile ilgili yazılarda, şarkılarında ve filmlerinde bir şekilde dinden nasıl etkilendikleri ve bunları üretimlerine nasıl yansıttıklarına dair şeyler okuyorum. Nedir bu adamları bu kadar besleyen, etkileyen dinî figürler?

Acaba Marduk'tan haberleri var mı..?

3 Ekim 2004

Bant | Müzik, sinema, sanat, vesaire...

Son zamanlarda daha da sık gittiğim kitapçıda rutin turumu (Yeni çıkanlar, çok satanlar, Türkçe yayınlar, Dünya edebiyatı, bilim-kurgu, Tubitak kitapları, bilgisayar kitapları, çizgi romanlar ve son olarak da dergiler...) tamamlayıp son olarak dergilerin olduğu bölüme geldiğimde gözüme çarptı aylık müzik, sinema, sanat, vesaire dergisi "Bant"...

Şeffaf poşet içerisinde satıldığı için içeriğine bakamadan sadece kapaktaki konuları ilginç bulduğum için satın aldım ve şu anda açıkçası son zamanlarda okuduğum en keyifli dergilerden birisi olduğunu düşündüğüm için hakkında yazmaya karar verdim.

Grafik tasarım açısından fanzinleri çağrıştıran dergi başlığından da anlaşılacağı gibi müzik, sinema ve sanat hakkında yazılar içeriyor ama dergiyi -örneğin- sinema dergilerinden farklı kılan, sinemaya farklı bir disiplinle -mimarlık- olan ilişkisinden yaklaşması ve değerlendirmesi olmuş. Yazılar bence oldukça ilgi çekici noktalara temas etmesine rağmen dergide kendilerine biraz "kısa" yer bulmuşlar ama yine de daha derin okumalar için güzel başlangıç noktalarını işaret ediyorlar.



Nereden çıktı bu dergi, kimin aklına geldi de hazırladı, yayınladı diye künyeye bakınca -sanırım cep telefonları ile ilgili popüler bir derginin yayıncısı olan- "Mobi Medya Yayıncılık" diye bir şirketin yayını olduğunu öğrendim. Derginin içeriğini hazırlayan genç ekibin fotoğrafları -"Şahir Ruhlu Sinema Provakatörü Pedro Almodovar" adlı yazıyı yazan Sevin Okyay da dahil- da derginin ilk sayfalarında yer alıyor.

Ekim ayında ikinci sayısı yayınlanan Bant'ın kapağında -dergiyi almama sebep olan- iki başlık ve derginin içerisindeki ilişkili yazılar gerçekten de özellikle sinema ve sinemayı besleyen farklı alanlarla kurulan ilişkiler ve sunulan bilgiler açısından oldukça ilginç.

Başlıklardan birincisi ve bu sayının ana teması olan "Robot Çizgilerde, sinemada, müzikte, sanatta ve hayatımızda robotlar", "Çizgibotlar", "Robot Şarkıları" ve sinema filmlerinden tanıdığımız pek çok robotun eğlenceli bir şekilde karşılaştırıldığı "Arkadaş Arıyorum Arkadaş!" gibi kolay ve keyifle okunan yazılarla birlikte "Yapay Zeka","Robot ve Ben" gibi daha ayrıntılı yazılar da içeriyor.



En çok ilgimi çeken ise Ali Ersina'nın yazdığı "Karamsar Gelecek Tasarımları Distopya Kavramı Üzerinden Bilimkurgu Sineması ve Mimarlık" başlıklı yazı oldu açıkçası... "Sinema"ya bu farklı bakış ve yazının devamında incelenen "Gattaca" ve "Le Corbiseur" ilişkisini okuyunca beni en çok etkileyen filmlerden birisi olan Gattaca ile ilgili olarak kafamdaki eksik parçalar da tamamlandı. Yine Ali Ersina'nın "Karanlık Gelecek Yaratma Üstadı Alex Proyas" başlıklı yazısı ise merakla beklediğim "I, Robot" un vizyona girmesi öncesi okumalara başlamak için güzel ipuçları veriyor.

Beni çok meraklandıran "Kabusların En Güzeli Jojo in The Stars" başlıklı Ekin Sanaç'ın yazısında anlatılan "Jojo in The Stars" adlı 12 dakikalık animasyon filmi ve filmin prodüktörü ve yönetmeni ile yapılan röportaj oldu. "Jojo in The Stars"'ın daha detaylı ilgiyi hakettiğini düşünüyorum, ama bu konuda önce Ogo'nun uzmanlığına başvurmam lazım sanırım...