2 Ekim 2005

Med-Cezir | Elif Şafak **

Yazmanın sadece ya da temelde "yaratmak" anlamına geldiğini sanmak hayli nahifçe bir yanılgı. Yazmak aynı zamanda "yıkmak" demektir. Yaratmak kadar yıkmak da yazıya içkindir. İlle de her zaman insana bir şeyler katmaz, kazandırmaz yazı. Öyle zamanlar var ki verebileceğinden çok daha fazlasını talep eder senden. Vermezsen eğer, arsızlaşır, zorla alır ellerinden, benliğinden. Eksiltir çoğalttığı kadar. Parçalar bütünleştirirken dahi. Çekip alıverir ayaklarının altından dünyayı. Bir bakarsın boşluktasın, salınıyorsun, sarkaç misali. *



Elif Şafak'ın "Mahrem"i okuduğum en güzel roman olmadığı söyleyebilirim ama sıkılmadan okuduğumu hatırlıyorum bir de sonu ile beni şaşırttığını. Dolayısıyla yeni kitabı Med-Cezir'i almama sebep olan şey Elif Şafak okuru olmam değildi, her ne kadar gazetelerde söyleşilerini okumuş olsam ve "Bit Palas"ın enteresan tanıtım kampanyasını hatırlıyor olsam da Med-Cezir'i bunlar için almadım.

Med-Cezir'i en sevdiğim kitapçıdaki yeni kitaplar rafında farketmemi sağlayan şey kitabın adını desteklercesine sade ama çarpıcı bir şekilde tasarlanmış olan kapağıydı. Sürekli takip ettiğim kitap sitelerinde ya da gazetelerin kitap eklerinde kitaptan bahsedildiğine rastladığım hatırlamıyorum, içerisinde Eylül 2005'de yayınlandığı yazsada sanırım kitapçılara bile dağıtımı yeni yapılmış. İlk kez elime aldığım her kitaba yaptığım gibi Med-Cezir'in de önce ön kapağını, sonra sırtını sonra da arka kapağını dikkatle inceledim. Arka kapağında kitapla ilgili bir metin bulamayınca yine her zaman yaptığım gibi kitabı hafifçe ortasından kıvırdıktan sonra sayfaları önce doğru hızlıca çevirerek -ki bunu yaparken yeni kitap kokusunu içime çekmek çok hoşuma gidiyor- ön kapağın içinden başlayarak ilk sayfalara ulaşmak isterken kitabın bazı sayfalarının siyah renkte basıldığını farkettim.

Yazarın Aries, Radikal Kitap, Milliyet Sanat dergileri ve Zaman gazetesinde yayınlanmış yazılardan oluşan kitapta her yazının ilk sayfası siyah fon üzerine beyaz (renksiz) karakterlerle basılmış. Ve bu siyah sayfaların her birinin sağ üst köşesine bir Ay ya da daha doğrusu sırayla Ay'ın halleri (Hilalden dolunaya kadar...) eklenmiş.

İç sayfalardaki bu renk ve grafik tasarım oyunu kitabın üzerinde konuşulacakları "Kapak tasarımı"ndan çıkarıp "Kitap tasarımı"na getiriyor. İç kapak içerisindeki bilgilerden kitabın Semih Sökmen tarafından tasarlandığını öğreniyoruz. Daha önce de kapak/kitap tasarımı konusunun üzerinde konuşulmaya değer bir konu olduğundan bahsetmiştim ama Semih Sökmen Med-Cezir'de Türkiye'de basılan romanlarda pek de alışık olmadığımız ama görünce kitabın içeriğinden de ayrı olarak mutlaka kütüphanemde bulunsun diyebileceğimiz yeni bir algılama modu yaratıyor. Bu çok önemli çünkü bir anlamda artık yazarın ürününe bir kapak yapmaktan çok okuyucuya "yazarın ve tasarımcının ürünü" olarak bir kitap sunuyor.

Biraz araştırınca Semih Sökmen'in Metis Yayınları'nın kurucu ortağı olduğunu öğreniyoruz. Semih Sökmen kendi yayınevinde yayınladığı pek kitabın görsel ve teknik yönetmenliğini yapmış ama sanırım Med-Cezir'i farklı bir yere koyarsak kendisine de haksızlık etmeyiz.

Kitabın içeriğinden henüz bahsetmediğimden farkındayım çünkü kitabı okumayı bitirmeden tasarımı hakkında yazmak için sabırsızlandım açıkçası... Sürekli okuru olmadığımdan yukarıda da bahsetmiştim ama daha ilk birkaç yazıda bile Elif Şafak niye yazı yazdığını, dünyanın farklı noktalarında iç dünyası ve dış dünya ile ilişkilerini bazen alt cümlelerle zorlaşan ama okudukça kendine has anlatımı okuyucuya aktarıyor.

Kitaptaki yazılardan daha henüz yarısına bile gelmeden aktarmak istediğim pek çok detay -mesela bir şeylerden kaçılarak varılan ya da gün gelip de kendisinden kaçılan şehir ve devamı- ve Elif Şafak'ın Med-Cezir vesilesi ile öğrendiğim ilk kitabı "Kem Gözlere Anadolu" var ama Med-Cezir'in tamamını okuduktan sonra yazacağım.

* Med-Cezir, Elif Şafak
LXVII Med ile Cezir Arasında Bir Dem
Metis Yayınları, 2005

** Bu yazı yazıldıktan sonra edit edilmedi.

Link:
Metis Yayınları

Hiç yorum yok: