26 Şubat 2007

Nasıl Olsa Hayat Küçük Yalnızlık Dokunuşlarından İbarettir

Dışarda baharı -ya da küresel ısınmanın yeni cehennemimiz olduğunu- müjdeleyen bir hava var; Gökyüzü masmavi, sıcaklık hafif bir montla gün geçirilebilecek kadar iyi, kuşlar bütün kış sürdürdükleri sessizliklerini bir yana bırakmışlar ve parkta oyun oynayan çocukların sesleri buraya kadar geliyor.

Biraz sonra yola çıkacağım, yolun ilk yarısında iklim değişmeye başlayacak önce dağların, tepeleri üstleri yeşil çam ağaçlarıyla kapanacak ve otoyola bakan yalnız orman köyleri tek tek göz kırpacak. Mola yerinde ise yine yeşil, kırmızı, sarı, kahverengi ve gri ormanlara, bitki örtüsüne ve insan yapısı köprülere bakıp hayran olacağım, dalıp gideceğim. Dalıp gideceğim ama son birkaç yıldır benim için mola yerinden daha farklı bir anlamı var durduğum yerin, hayatımın en sıkıntılı dönemlerinde kararlar aldığım gitmeye ya da kalmaya karar verdiğim bir yer orası... Önemli kararlar bir mola yerinde 15 dakika içinde verilir mi demeyin, oranın yalancı misafirperveliği üzerine kendi yalnızlığım eklenince bir tek ben kalıyorum yapayalnız, heryerin ortasında ve bu sefer gerçekten "tek" başıma. Hele bugünkü gibi geldiğin şehirde uğurlayanın, gideceğin şehirde bekleyenin yoksa -ve "böyle" olacaksa zaten hiç olmasın diyorsan- o zaman daha da büyük yaşanıyor bu mola yerindeki yalnızlığım. Bir nevi kendi sırat köprüme dönüşüyor mola için durduğum onbeş dakika...

Otuzdört yaşımda ve bu sefer tüm hatalarımı kabul etmiş olarak yola çıkıyorum, mola yerinde sıcak kahvemi yudumlarken kendimle hesaplaşacağım. Nasıl olsa "Hayat küçük yalnızlık dokunuşlarından ibarettir*", değil mi?


* Camera Lucida - Roland Barthes

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Varsin gidecegin yerde bekleyenin olmasin kardesim, yazdigin yazilari okuyanlar var, donecegin zaman da karsilayanlar olacak!

Yolun acik olsun, sag salim git sag salim geri don. Yazmayi da birakma sakin.