2 Temmuz 2007

Karaağaç

Senin yerine bir dilek tuttum "Hersey yoluna girecek mi?" diye. Fincan dedi ki, hersey zaten yolunda.

MartinEfendi artık kendisinin alameti farikası haline gelmiş olan ve günde en az üç defa etrafa nefis kahve kokuları yayan, içi -her zamanki gibi- şekersiz-sade kahve dolu bardağı ile sabahları güneş doğduktan hemen sonra -ki kendisi bir 'sabahınerkensaatleri' insanıdır- büyük bir keyifle suladığı karaağacın gölgesinde oturmuş, parçası olduğu görüntü karesi ile hiç uyuşmayacak bir şekilde "Ace of Spades (Better Motörhead Than Dead versiyonu)"i mırıldanmaktadır. Beyin hücrelerine zerk olmuş kahve aromasının etkisi ile olsa gerek Gumush'e şöyle bir kısa mesaj atar; "Yav benim için bi Türk kaavesi içip de fal baksan kirk deve yükü sevap kazanirsin valla!" Kısa bir süre içerisinde gelen cevap beklenildiği gibi son derece nettir; "Ok!"

Saatler sonra MartinEfendi iki elini arkasında kavuşturmuş -bu sefer karaağacın görüş alanından uzak bir köşede- Ihlamur ağacının karşısında "Küresel ısınmadan bananeymiş kardeşim" dercesine her sabah harika pembe çiçekler açan ağaca hayran hayran bakmaktadır ki Gumush'den beklenen cevap gelmiş, fal bakılmış ve ayrıntılı analizlerle yoğrularak MartinEfendi'ye ışınlanmıştır.

Ve olaylar gelişir...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Yar gidiyor musun?
Gitme; içimde bir korku var
Biliyor musun?
Böyle başlar ayrılıklar
Gel biraz; kokunu bırak,
Baharımı al; soğuktur oralar
Ağlıyor musun?
Ağlama; hayırlar uğurlar
Gurbete giden döner mi dönmez mi?
Belli değil bilirim
Ben bir karaağaç gölgesi buldum
Cebimde ümitlerim