15 Haziran 2006

Krizden Kaçış Yokmuş...

"Ciddi" Serdar Turgut 2001 krizinden önceki aylarda memleketin medyasında inanılmaz olumlu bir hava eserken köyün delisinin "Hepimiz ölecez!" diye bağırması gibi o zamanki köşesinde sık sık "Kriz geliyor efendiler!" yazıları yazıyordu. Ve fakat "Ciddi" Serdar Turgut'un yazıları "Komedi Yazarı" Serdar Turgut'un yazıları arasında kaynamış olacak ki insanlar ancak krizden sonra "Ben söylemiştim..." dediğinde farkettiler kriz habercisi yazılarını...

"Ciddi" Serdar Turgut bu sabah yine kriz habercisi bir yazı yazmış, bu sefer bilinmedik/beklenmedik birşey değil ama krizlerin belli bir paterni olduğundan bahsediyor, küçük depremlerle yer kabuğunda birikmiş enerjinin boşalması ve daha büyük depremlerin oluşmasının -tabiat tarafından- engellenmesi gibi belli bir ritmde patlayan -lokal- krizlerin sistemi daha büyük krizlerden koruduğundan bahsediyor.

Ekonomi teorilerinden anlamam ama memleketimizin her vatandaşı gibi benim de "Ben Başbakan olsam..." lafıyla başlayan ülkeyi kurtarma planlarım var, malum eş dost muhabbetinde konuşulacak konu kalmayınca sıra memleketi kurtarmaya geliyor, e hazırlıksız olmak da olmaz. Her vatandaşın cebinde bir erken seçim, darbe ve beş yıllık kalkınma planı mevcut ama benim -ve de hayatında en az bir fabrika görmüş her vatandaşın- memleketi kurtarma cümlelerinde fazladan bir kelime daha var; "Üretim"... "Ciddi" Serdar Turgut da zaten bu büyülü kelimeyle bitiriyor yazısını...

Sonuçta kendi kişisel tarihime not düşmek adına "Ciddi" Serdar Turgut'un bugün Akşam gazetesindeki Gündem başlıklı köşesinde yazdığı yazının bir kısmını burada yayınlamaya karar verdim, zamanla göreceğiz bakalım neler gelecek başımıza..?



KRİZDEN KAÇIŞ YOK
Serdar Turgut
Akşam Gazetesi, 15 Haziran 2006

...

Üretim biçiminin tarihine dönemsel olarak baktığımızda göreceğiz ki; her dönem farklı sermaye birikim karakteristiği sergiler. Dahası her farklı sermaye birikim süreci döneme niteliğini verir. Fakat her sermaye birikim süreci kendi içinde kendi tıkanmalarının koşullarını da yaratır. Bu tıkanma koşulları olgunlaştığı zaman krizler çıkar, kriz dönemlerinde eski sermaye birikim sürecinde sistemi aksatan unsurlar tasfiye olur ve yeni bir sermaye birikim sürecinin temelleri atılır. Tasfiye tamamlandıktan sonra yeni dönem başlar. Yeni sermaye birikim sürecinin karakteristikleri ve başat sermaye türleri farklıdır. Bu sermaye birikimi tıkanma koşulları olgunlaşana kadar sorunsuz sürer. Olgunlaşınca da tekrar kriz çıkar, tekrar tasfiyeler olur, iflaslar, banka kapanmaları, işsizlik gibi olaylar yaşanır. Sonra sermaye birikim süreci kendisini yeniden üretecek gücü kazanınca sistem tekrar normal işlemeye başlar.

BUNDAN KAÇIŞ YOK

Dolayısıyla dönemsel krizler sistemin tümünde büyük krizler çıkmamasının da güvencesidir. Çünkü dönemsel krizler ve tasfiyeler olmasa, sistem sorunları içinde biriktirip büyük bir çöküşe doğru yol alabilecektir.

İçinde şimdi yaşadığımız dönemde kapitalist sistem tekrar dönemsel kriz koşullarına düşmüş durumda ve bundan kaçış yok. Çünkü eski sermaye birikim süreci tıkanmış durumda, dünya genelinde gayret, dönemsel krizi önlemek için değil sistemin tümünde büyük bir krizin oluşmaması için veriliyor.

Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın yeni başkanı ne yaparsa yapsın; ister faiz yükseltsin ister dolar satsın, fazla sonuç alması mümkün değildir. Sistem dönemsel krizin zorunlu koşullarını yaşamaya başlamıştır ve bu dinamiğin ana motoru da globaldir, lokal değildir

DURGUNLUK GELİR


Eski sermaye birikim süreci likidite fazlasına dayanıyordu. Son dönemde kapitalizm tarihinin en büyük likidite genişlemelerinden bir tanesi yaşandı. Düşük faiz bölgelerinden alınıp yüksek faiz bölgelerine yatırma (carry-on trade) sistemin karakteri oldu. Şu aralar hesapların kapanma sürecine girildi ana eğilim tersine döndü, likidite daralmaya başladı, tabii ki bu düzeltme borsalarda da yansımasını buldu. Şimdi gündelik tedbirler ile bu sürecin dışına kaçma ihtimali maalesef yok. Sadece bazı düzeltmelerin biraz ertelenmesi sağlanabilir. Büyük ihtimalle bu dönemin arkasından bir durgunluk dönemi gelecek ve eski sermaye birikim sürecinin içinde tıkanmış olan unsurların tasfiyesi başlayacak. Kapitalizmin yeni bir birikim sürecine ihtiyacı var. Daha önceki birikim süreci mali unsurlara dayanıyordu ve dolayısıyla da spekülatifti. (Türkiye'deki emlak sektöründe oluşan balon da buna bağlıdır) Ama kapitalist üretim biçiminin üretim ağırlıklı bir birikim sürecine de ihtiyacı vardır ve sermaye üretime yönelik birikim dallarını aramaya başlamıştır.

Türkiye'nin bu yeni kriz döneminden fazla yara almadan çıkabilmesi arayışa çıkmış olan global sermayeye, üretime yönelik yeni yatırım dallarını açmasıyla olabilir ancak. Bu da katiyen yapılamaz bir şey değildir, zordur ama yapılabilir. Türkiye'nin de bunu yapacak kapasitesi var...

Link:
- Akşam Gazetesi

Hiç yorum yok: